Varoluşçu görüngübilimi geliştiren yirminci yüzyılın en etkili akademisyenlerinden birisi olarak bilinen Alman filozoftur.
26 Eylül 1889'da Baden eyaletinde doğdu. Çocukluğundan itibaren dine ve felsefeye eğilimli biri olarak yetişti. Felsefi çalışmalarıyla olduğu kadar, yaşamı ve çeşitli dönemlerde sergilediği politik tutumlarıyla da tartışma konusu oldu. Felsefi yetkinliği ve önemi yadsınamazken politik konumları dolayısıyla sürekli sorunlu bir ilişkinin taşıyıcısı oldu ve bu durum çoğu zaman felsefi çalışmalarının tam olarak değerlendirilmesini gölgeledi.
Freiburg Üniversitesi'nde Katolik ilahiyatı ve Hıristiyan felsefesi okudu ve 1914 yılında ilk çalışması ve doktora tezi, "Psikolojide Yargı Kuramı" ile dikkat çekmeye başladı. 1923'te Marburg Üniversitesi'nde profesör oldu. 1927 yılında "Varlık ve Zaman" yayımlandı ve yayımlanışından itibaren yalnızca var oluşçu felsefe açısından değil, 20. yüzyıldaki bir bütün felsefe tartışmaları bağlamında bir şekilde etkili oldu. Heidegger burada, bütün bir Batı Felsefesi geleneğini metafizik olmakla eleştirdi ki sonrasında post-modern felsefe bu argümanı başka düzlemelerde yeniden değerlendirecektir.
1933 yılından itibaren Naziler 'in iktidara gelmesiyle birlikte Heidegger Nazilere katıldı. Bu dönemde Freiburg Üniversitesinde rektör oldu. Heidegger'in bu dönem boyunca izlediği politika her zaman tartışma konusu olmuş ve onun çalışmalarının değerlendirilmesine gölgeler düşürmüştür. Nazilere katıldığı gerekçesiyle 1945'te üniversiteden uzaklaştırıldı ama sonra 1952'de yeniden üniversiteye dönebildi. Daha sonra yanlış yaptığını söylemesi de üzerine düşen gölgelerin sona ermesini sağlamamıştır, ancak bununla birlikte onun teorik çalışmalarının değeri her zaman kendini buna rağmen korumuş ve felsefe açısından önemli yerini muhafaza etmiştir. (Kaynak Vikipedia: 2014)
Felsefesi
Heidegger'in felsefi çalışmalarında hocası Edmund Husserl'in ve fenomenoloji felsefesinin etkileri açıkça görülür. Buna bağlı olarak felsefe-dışı sayılan pek çok kavramı felsefeye taşıdı ve var oluşçu felsefecilerde (örneğin Kierkegaard'ın korku, umutsuzluk, kaygı vb. kavramlarla yaptığı gibi) görülen tarzda analizlere yöneldi ve bunları derinleştirdi. Kaygı, sıkıntı, merak, ölüm, korku gibi terimleri felsefe düzlemine taşıdı. Fenomenolojiyi Varlık sorunu bağlamında yeniden yorumladı ve kullandı. Heidegger'in Husserl etkisi ile kendine özgü bir varoluşçu felsefe oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz.
Martin Heidegger, kendi düşüncesi için varoluşçuluk kavramını, kendisi için varoluşçu sıfatını hiçbir zaman kullanmamış ve böyle nitelemeleri kabul etmemiştir. Bununla beraber başkaları onun çalışmalarını, çağdaş varoluşçu düşüncenin ve varoluşçu psikoloji ve psikoterapi’nin temeli olarak nitelemeyi sürdürmüşlerdir. Heidegger'ın varoluşçu düşüncesine göre, insan bu dünyaya öylece bırakılmıştır. Bu bırakılmışlık fikri birkaç yönden var oluşçu felsefenin temel argümanlarını sürdürür ve derinleştirir. Var oluşa bırakılmışlığı ile insan kendi varlığını oluşturma özgürlüğüne zorunlu olarak bırakılmıştır aslında. Ama başlangıçta, bırakılışın kendisi bir özgürlük yokluğudur -sondaki ölümün kaçınılamazlığı gibi.
Öğrenilmiş iyimserlik;
İnsan, varoluşun ortasına öylece, orada-bir-varlık-olarak (Dasein) atılmıştır. Bu bir tercih ya da seçimin sonucu değildir. Ve insan, bu bırakılmışlık içinde tercihler ve seçimleriyle kendi yaşamını ileriye doğru kurar. Burada zorunlu bir özgürlük deneyimi söz konusudur. İnsan kendi varlığını gerçekleştirmek üzere sürekli seçimler ve tercihler yapmak durumundadır, yani özgürlüğünü gerçekleştirmek zorundadır. Ölüme kadar. Heidegger'in felsefesinde ölüm fikri, bu bakımdan önemli bir yer tutar. İnsan, bırakılmışlığında ölüme yazgılıdır ve var oluşunu buna göre gerçekleştirmelidir.
Heidegger ayrıca, genel anlamda söylenecek olursa, teknik'in gelişimiyle birlikte şekillenen dünyanın eleştirisini yapmaya yönelmiştir ve modern dünyada buna karşı düşüncenin görevlerini belirlemeye çalışmıştır. " Varlık sorusu ", onun tüm felsefi çalışmalarının özü ve özetidir. Bu çalışma varlığın unutulmuşluğuna yapılan bir itirazla başlar ve devam eder. Kant, Hegel ve Husserl'den etkilendiğini belirtmenin yanı sıra, Nietzsche ile girdiği eleştirel ilişkinin de belirtilmesi gerekir. Heidegger, yapısalcılığa benzer ama başka bağlamlarda Dil konusunu felsefeye temel bir kategori olarak sokmuştur. Onun bütün felsefi kategorileri dil dolayımıyla işlerlik kazanır.
"Dil Varlığın evidir." der Heidegger. Sartre ve Camus başta olmak üzere varoluşçu felsefeciler ve ayrıca yapısalcılık ve varlık felsefesi gibi diğer felsefe akımları da çalışmalarında onunla açık ya da örtük diyalog halinde olmuşlardır. Daha sonra çalışmaları, özellikle dil dolayımlı analizleri ve felsefenin metafizik olarak eleştirisi mantığı, post modern felsefenin gelişiminde önemli köşe taşları olacaktır. (Kaynak Vikipedia: 2014)
Heidegger ve Nazizm
Alman filozof Martin Heidegger'in genellikle Nazi Partisi olarak bilinen Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'ne girişi 1 Mayıs 1933'te gerçekleşmiştir. Yaklaşık üç hafta sonra da Freiburg Üniversitesi'ne Rektör olarak atanmıştır. Rektörlüğü bir sene sonra, 1934 Nisanında bırakmış olsa da, II. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar Nazi Partisinin bir üyesi olarak kalmıştır. Rektör olarak ilk icraatı kendisini Rektör seçen yapılar da dâhil olmak üzere tüm demokratik yapıları ortadan kaldırmak olmuştur. Kampüsünde üç kez kitap yakma vakası gerçekleşmiş ve öğrencilere şiddet uygulanmıştır.
Çok tekrarlanmış bir öyküye göre Rektörlük zamanında Heidegger'in eski hocası olan Yahudi Edmund Husserl üniversite kütüphanesine alınmamıştır. Bunun doğruluk payı olmamakla birlikte, Heidegger'in kendi asistanı Werner Brock da dâhil olmak üzere birçok Yahudi'nin okulla ilişiğinin kesilmesi için Nazi yasalarına başvurduğu doğrudur. Heidegger Varlık ve Zaman kitabını Husserl'a adadığı yolundaki sözlerini kitabın 1941 baskısında çıkarmıştır ve daha sonra yapılan bir röportajda yayımcısı Max Niemeyer'in baskısı yüzünden böyle yaptığını iddia etmiştir. Dahası, 1935'te verdiği derslerden derlenen Metafiziğe Giriş 1953 yılında yayımlandığında, Heidegger nasyonal sosyalizme ithafen yazdığı "bu hareketin içsel hakikati ve büyüklüğü [die inere Wahrheit und Größe dieser Bewegung]" satırlarını çıkarmayı reddetmiştir. Bunları silmek ya da metni değiştirmek yerine bir parantez içi yaması yaparak şunları eklemiştir (yani, dünyasal teknolojinin ve modern insanlığın meydan okuması) , (nämlich [die] Begegnung der planetarisch bestimmten Technik und des neuzeitlichen Menschen).
Hitler'e yazdığı bir mektupta da şöyle der: "Ah! Führerim siz bizim insanlarımızın ihtiyaç duyduğu kurtarıcısınız. Azim ve şeref! Yeni bir ruhun hocası ve öncü savaşçısı…"
Kendini Heidegger'in dostu olarak gören Husserl 4 Mayıs 1933'te şöyle yazdı: Yalnızca gelecek 1933'te hakiki Almanya'nın hangisi ve hakiki Almanların da kimler olduğunu söyleyebilecektir. Zamanın az ya da çok materyalist-mitik ırkçı önyargılarını onaylayanlar mı, yoksa geçmişteki Almanların hürmet edip ebedileştirdikleri geleneklerinin mirasçısı olan kalbi ve aklı temiz Almanlar mı? Husserl 1938'de öldüğünde Heidegger cenazesine katılmadı. Eleştirmenler bundan başka Heidegger'in bir Yahudi olan Hannah Arendt'le olan ilişkisine de dikkat çekmişlerdir. 1920'lerde henüz Heidegger'in Nazilerle olan ilişkisi başlamadan evvel, Arendt Marburg Üniversitesi'nde onun doktora öğrencisiydi ancak bu ilişki Arendt Karl Jaspers'le çalışmak için Heidelberg'e gittiğinde de son bulmadı. Arendt savaştan sonraki Nazi karşıtı duruşmalarda Heidegger'in lehine konuşmalar yaparken, aynı duruşmalarda Jaspers onun aleyhine konuşarak, güçlü eğitmen kimliği nedeniyle Alman öğrenciler üzerinde olumsuz bir etkisinin olduğunu vurguladı. Arendt savaştan sonra da ihtiyatlı bir şekilde Heidegger'le görüşmeyi sürdürdü. Birkaç sene sonra Heidegger sessizliğini bozarak Der Spiegel dergisine ölümünden sonra yayımlanmak üzere bir röportaj verdi. Şuna dikkat çekilmelidir ki, Heidegger ısrar ederek röportajın basılı versiyonu üzerinde oynamalarda bulunmuştur. Bu röportajda, Heidegger'in Nazilere nasıl katıldığının savunması iki yoldan ilerler: öncelikle, üniversitenin (ve genelde de bilimin) siyasileşmesini engellemek için Nazi yönetimiyle uzlaşmaktan başka bir alternatif olmadığını iddia etmiştir. İkinci olarak da "yeni bir ulusal ve toplumsal yaklaşım" bulmaya yardımcı olacak bir "uyanış" ("Aufbruch") gördüğünü söylemiştir. 1934'ten sonra Nazi hükümetine karşı daha eleştirel olabileceğini belirtmiştir. Heidegger'in kimi soruları verdiği cevaplar kaçamaklıdır. Örneğin, nasyonal sosyalizmin "ulusal ve toplumsal yaklaşım"ından söz ederken, sözü Friedrich Naumann'a bağlar. Ancak Naumann'ın "national-sozialar" yaklaşımı nasyonal sosyalist değil, liberaldir. Görünüşe göre Heidegger bu kafa karışıklığını bile isteyerek yaratmaktadır. Tüm çelişkilerin üzerinden atlayarak bu iki tartışma çizgisini ardı ardına sıralar. Dahası, savunması dikkati diğer eğitmenlerin ve düşünürlerin aşırılığına çekerken kendi Nazi sempatisini gizler gibi görünmektedir. Der Spiegel muhabirleri, Heidegger'in 1949 yılında soykırım ve gıda mühendisliği için sarf ettiği, "özünde aynı şey" ifadesini onun karşısına koymazlar. Heidegger'in savunucuları bu "özün benzerliği" ifadesini onun "Hakikatin Özü Üzerine" adlı makalesiyle savunmaya çalışırlar. Aslında Der Spiegel muhabirleri Heidegger'in Nazi sempatisini ortaya koyan birçok kanıttan o sıralar haberdar değillerdi. Daha geniş bilgi için Critical Inquiry dergisinin 15. sayısına bakılabilir. Heidegger'in felsefesiyle siyaset anlayışı arasındaki ilişki pek çok kitapta da incelenmiştir. (Kaynak: Vikipedia 2014)
Heidegger’in Başlıca Eserleri
Varlık ve Zaman, M. Heidegger, çev. Kaan H. Ökten, Agora Kitaplığı.
Zaman ve Varlık Üzerine, M. Heidegger, A Yayınları.
Nedir Bu Felsefe? M. Heidegger, Sosyal Yayınları.
Hümanizmin Özü, M. Heidegger, İz Yayınları.
Metafizik Nedir?, M. Heidegger, Kaknüs Yayınları
Tekniğe İlişkin Soruşturma, M. Heidegger, Paradigma Yayınları
Bilim Üzerine Iki Ders, M. Heidegger, Paradigma Yayınları
Zaman Kavramı, Der Begriff der Zeit, M. Heidegger, (Çev. S.Babür), İmge Yayınları.
Nietzsche'nin Tanrı Öldü Sözü ve Dünya Resimleri Çağı, M.Heidegger, Asa Kitabevi.
Sanat Eserinin Kökeni, M.Heidegger,(Çev: Fatih Tepebaşlı), DeKi Basım Yayım Ltd. Şti.
Heidegger'e Giriş, Kaan H. Ökten, Agora Kitaplığı.
Varlık ve Zaman Kılavuzu, Kaan H. Ökten, Agora Kitaplığı.
Heidegger Kitabı, Kaan H. Ökten, Agora Kitaplığı.
Martin Heidegger, Anılar ve Günlükler, Frederic De Towarnicki, YKY.
Heidegger Bir Filozof Bir Alman, Paul Hünnerfeld, İnkılâp Kitapevi.
Heidegger ve Naziler, Jeff Collins, çev. Kaan H. Ökten, Everest Yayınları.
Felsefe Sözlüğü, Serkan Uzun / Ü.Hüsrev Yolsal, Bilim ve Sanat Kitapları.
KAYNAKÇA
Orhan Hançerlioğlu, Düşünce Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul Üstün Dökmen, Varolmak Gelişmek Uzlaşmak, Sistem Yayıncılık, Ankara A. Kadir Çüçen, Heidegger’de Varlık ve Zaman Asa Yayıncılık, Bursa Doç. Dr. Ceylan Daş Gestalt Terapi, Hyb Yayıncılık, Ankara Yrd. Doç. Gürsen Topses, International Journal of New Trends in Arts, Sports & Science Education - 2012, volume 1 issue 3 Vikipedia 2014