
"Eğitim filosuna bağlı iki savaş gemisi, günlerdir kötü hava şartlarında manevra yapıyordu. Ben en öndeki gemide vazifeliydim. Hava kararmıştı. Köprüde nöbet tutuyordum. Ara sıra yoğunlaşan sis sebebiyle görüş mesafesi kısaydı. Dolayısıyla komutan köprüde kalmış, bütün faaliyetleri denetliyordu.
Karanlık çöktükten kısa bir süre sonra, iskele tarafındaki nöbetçinin sesi duyuldu: "Işık! Sancak tarafında."
Komutan seslendi: "Düz mü gidiyor, kıça doğru mu?"
Nöbetçi, "Düz ilerliyor komutanım" diye cevap verdi. Demek ki gemiyle tehlikeli bir çarpışma rotası üzerindeydik.
Komutan emir verdi: Gemiye sinyal gönder! "Çarpışma rotasındayız. Rotanızı 20 derece değiştirmenizi öneriyoruz."
Karşıdan şu sinyal geldi: "Rotanızı 20 derece değiştirmeniz önerilir."
Komutan: Sinyal gönder: "Ben komutanım. Rotanızı 20 derece değiştirin" dedi.
Karşıdaki, "Ben deniz onbaşıyım. Rotanızı 20 derece değiştirirseniz iyi olur" diye cevap verdi.
Komutan iyice hiddetlenmişti. Hırsla emretti: Sinyal ver! "Ben bir savaş gemisiyim. Rotanızı 20 derece değiştirin."
Karşıdan ışıklarla cevap geldi: "Ben bir deniz feneriyim."
Rotamızı değiştirdik." (Covey, 1992: 33).